29 Eylül 2010 Çarşamba

Sadece Bir Gece

Bu gece yine seninle baş başa buldum kendimi odada. Karşımda insanların ne kadar alçaldığını gösteren bir kutu açıktı. Bakıyordum olanlara, görüyordu gözlerim ama anlayamıyordum. İnsanlıktan çıktığı için mi insanlar, yoksa seninle dolup taştığımdan mı beynim bilemiyorum. Tek bildiğim anlayamıyordum. Ve artık sorgulamıyordum da. Sen de olsan öyle yapardın. Eminim çünkü senden öğrendim.

Bir de ses vardı odaya yayılan. “Good bye my love, goodbye” diye bağırıyordu. Eskilerden geliyordu belli, yorgundu. En az benim kadar, kulaklarım kadar yorgundu şarkı da. Benim kulaklarımı yorduğu gibi, şarkıyı da yormuştu şahit oldukları… Demis Roussos! Keşke bilseydin şuan nasıl damarlarıma yayıldığını. Ve karışıyordun damarlarımdaki kırmızı sıvıya. Kanıma ve şarabıma! Ayağımı uzatınca boş şişeler devrildi. O zaman fark ettim kaç şişe devirdiğimi. Ama şarap bu, en sevdiğim renk var adında. O değil de kim karışsın kanıma? Sen mi? … Güldürme beni… Sen gibi kötü alışkanlıklarımı bırakalı çok oldu ben. Büyüdüm! Artık yaptığın kafayla haz alacak bir yeniyetme kız değilim. Aşkın kafa yapmaktan çok daha fazlası olduğunu öğrendim. Ama aşk bile geçemedi şarabın önüne. Bilirsin çok severim…

Resimlerin mi? Çoktan sildim. Adın? Bir daha hiç geçmedi yakınımda kurulan cümlelerde. Hayaller? Daha güzellerini kurdum seni bitirince. Bittin mi? Hiç başlamamışsın ki… Aşk değilmişsin sen! Dedim ya aşk olduğuna inandırmışsın beni, azcık damarlarıma büyülü bakış ve tatlı sözlerinden karıştırarak. Ama merak etme onların da daha içtenini gördüm.

Hep istediğimin aksine, kabuslarımda bile samimiyetsizsin. Oysa tek isteğim buydu senden. Aşkına değil, şefkatine sığınmıştım senin. Sevgilinden çok, kızınmışım gibi bakardın ya o giderdi hoşuma, sende bilirdin. Her kabahatinde öyle bakardın zaten, zorlayarak kendini bazen. Bazen gözlerindeki şehveti örtmek için, bazen bencilliğini… Ama benim bildiğimi bilirdin işte. Gizleyemediğini bilirdin! Ve kahretsin ki bütün eziyetin bundandı bana.

Artık korkmuyorum. Korkularımdan o kurtardı beni. O senden korkan, her eziyetinde daha derine sakladığım kız çocuğu. O kadar güçlüydü ki, onu bulduğumda, sen bile korkardın… Bir gün geleceğini söyledi Superman’in. O çıkacaktı ve aşkı gibi, karısı gibi, kızı gibi, annesi gibi saracaktı beni. Canı gibi… Öyle dedi, yalan bilmeyen bir yürek bana! O yüreğe emanetim şimdi. Supergirl olduğumu hatırlayıp, uçmaya hazır olana kadar, o yürek çarpacak içimde. Supergirl olduğumda ise, sadece Superman’ime atan gerçek bir kadın kalbi olacak içimde!

Çisil TOLGA

2 yorum:

  1. bu bloglar insanın içini dökmesinde çok yararlı,yazın güzelmiş...

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim zaven =)) iyi olması için çabalıyorum tabiki ama, iç dökmekten öte yazmayınca huzursuz oluyorum.. bi nevi terapi...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.