24 Eylül 2012 Pazartesi

Kim Bilir?


Bir kız çok para kazanmak isteyebilir! Yadırgamayınız...

Almak istediği şey bazen güzel kokan kremler olabilir. Bazen toprak rengi kıyafetler, genellikle siyah... İşe giderken giymeyi ümit edip giymediği pek çok topuklu ayakkabı gibi, bir tane daha beğenmiş de olabilir. Çeyiz hazırlamak muhtemelen tarzı değildir. Tüm bunları düşünürsek bu kız sıradan bir kız da olabilir.

Fakat başka türlü bir kız da çok para kazanmak isteyebilir! Belki de aynı kız ertelediği başka hayallerinin peşine düşmüş olabilir. Bir gün, "fazla yük almadan, sırt çantalarıyla, iki teker üstünde, Avrupa'ya saklanmış, manitasının henüz duymadığı, kendi halinde, harbi custom'cı amcaların atölyelerine gidip onlarla üç beş kelime etmek" de bi hayaldir! Ve bir kız bu hayali de kurabilir. İnanmayacaksınız ama bu kız bu hayali de gerçekleştirebilir! Bi kız belki bu kızdır... Bel(li)ki o adam sensindir! Kim bilir belki de aşk böyle yaşanır... Kim bilir?! Belki biz...

17 Eylül 2012 Pazartesi

İyi ki Doğdum!


25 seneyi harcadım işte bi çırpıda. Kimine göre sikip attım. Kimine göre bi kısmında kayıptım. Ölmek için yalvardığım anlar... Ömrüme yıllar katmak istediğim zamanlar... 24ünde atarlı bir kadın, yaramaz bir çocuk, birlikte olması zor bir sevgili, tahammülsüz bir anne, kaçık bir mimar, sarsak bir arkadaş, cennetten kovulma zebani, cehennemin favori hurisi... 

Sevgilimin "Feleğin çemberinden geçmek mi? Çemberin taşlarını dizmeye yardım etmiş Çisil."iyim ben. Ailemin kendi ayakları üstünde durabilen kızı. Arkadaşlarımın, insanlardan sıkılan, yalnız kaldıkça hayatı daha çok seven, ama her ihtiyacı olanın dibinde biten melankoliği. Michelangelo için uslanmaz bir hayran, Teoman için şarkılarında kendini bulan bir yarı ergen, patronlarımın güvendiği elemanı, pizzanın kendisi için yaratılmış midesiyim ben! 
40 kiloluk bi kum torbası, şeftalilerin altında kalıp ezilmiş bi torba çileğim. Ofiste geçmek bilmeyen saatlerim bazen. Sahilde güzel bi müzikle bisiklete binmek de olabiliyorum nadiren. Çizgilere basmadan yürümek kadar telaşlıyım da. Saatlerce bir puzzle parçasının yerini aramak da var aynamda... İyi değilim! Cool hiç değilim. Kendi halimdeyim. Sevgilimin hallerindeyim. İstanbul'un hallerindeyim.

Her şeyi yerinde öğrendim. Her yaşımda, en çok, İstanbul'un o yaştaki haline benzetildim. Tarlabaşı'nın tedirgin sıcaklığı da aktı içime, Balat'ın unutulmuşluğu da. Maslak'ın ukalalığı olmazsa olamazdım ben. Cihangirin fos kasılışı... Beylikdüzü'nün savuran rüzgarı da bünyemde, Cadde'in uzayıp giden kendini beğenmişliği de. Ve daha saymadıklarım, kendime sakladıklarım. Benimle yaşadıkça, ben yaşlandıkça, benimle beni anlayanların gördüğü her şey!

Bildiğim bir şey varsa bunca yıl sonra gördüğüm kendime bazen kızsam da, yaptığım hiç bir şeyden, olduğum insandan hiç pişman olmadım. Yapılmış olan ve daha yapılacak olan kutlamalarla mutluyum! Etrafımdaki insanlarla mutluyum! İyi ki doğdum.

NOTLAR: Doğum günümde yanımda olan tüm arkadaşlarıma ..
Doğum günümden bi önceki gün, manitamı da alet edip bana evde aile içi sürprizi hazırlayan tatlı aileme..  
Doğum günüm için, önceki bir doğum günümde, tam da kalbimizdeki kıpırtıların başladığı yerde, sevdiğim herkesle bir organizasyon yapmaya çalışan bitanecik düşünceli sevgilime..
En kocaman teşekkürler! =)