10 Nisan 2010 Cumartesi

Ayndaki Kız...

Hani bazen ruhun daralır nefesin kesilir ya.. Hava gri olur evden çıkmak istemezsin ya.. Öyleyim işte bu aralar! Aldığın nefes yük olur, bakışların yaralar ya herkesi işte öyle çekilmezim bu aralar! Ne yemek istiyorum ne içmek. Bir hayal var aklımda; parmaklarımın arasında tüten bir sigara. Dumanı dolsa ciğerlerime, beynimi uyuştursa, bütün kirleri söküp alsa, koparsa.

Baharın eşsiz ferahlığında, güneş ruhumu ısıtırken bu kasvette nerden çıktı? Kanımı donduran bir rüzgar esiyor etrafımda, durmadan ağlayan bir kara bulut var üzerimde. Peki, şemsiyemi tutan şövalyem nerde? Şövalyemden önce aynadaki kızı kaybettim ben. Benim hep yanımda olan, aynamda saklanan o huysuz, tatlı kızı. Ne olursa olsun gözlerinin içi gülerdi onun. Kim götürdü yanında, kim sakladı rüyalarına? Evet, biri saklamış olmalı seni rüyalarında. Sadece rüyalarında seninle avunacak biri üzmüş olmalı seni… Kıyamam küçük kızıma ben! O masum bakışların, tatlı gülüşün artık sadece hatıralarımızda. Geri gel melek yüzlü ikizim! Sen gittiğinden beri açılan yara kanıyor hala aynamda. Bilirim kimse bakmaz sana benim baktığım gibi, onun baktığı gibi. Sakın üzülme! Ben hep yanındayım seni benden götürseler de. Ve o; o beni bırakıp gitse de burada, seni de aldı hapsetti rüyalarına… Ve biz; biz tükendik artık tek kalan sen oldun aynamızda. Büyüme sakın aynadaki kız, büyüme sakın küçük kızım. Sen o masum rüyalarda yaşa! Hayal kırıklıkları giremez nasılsa rüyalara…

Çisil TOLGA