24 Şubat 2012 Cuma

Erkekler hayatlarında uzun süre kalan ilk kadına aşık olduklarını zannederler. Ve sonrasında kurulan cümle “Bir daha aşık olmayacağım!”dır. Ve yine sonrasında hayatlarına giren tüm kadınlara aşık olmadıklarını ve olamayacaklarını düşünüp sürekli huzursuz bi hava yaratırlar. Bazen pişmanlık bazen özlem duyarak aslında çok da değeri olmayan o geçmiş yüzünden, hak ettiği değeri vermez çokça zaman hayatının kadınına. O kadınlarsa, bilirler bunu, içten içe kıskanırlar, üzülürler… Gün gelir kadın da düşünür ilk uzun ilişkisini. Bu bir kısır döngüyse, o adam da ömrünün sonuna kadar, sadece ona aşık olacağını düşünmektedir. Kavgalar başlar… Karşılaştırmalar.. Ve mesele şu ki bunların hepsi yalan! Erkeğin de kadının da ne ilk uzun ilişkisi ne de ilk yattığı kadındır/adamdır aşık olduğu. İnsan acemisi olduğu bişeyi en üst seviyede yaşayamaz. Hissedemez de… Mümkün değil! Ne zaman ruhunu olgunlaştırabilir insan bilmem onu. Ama biliyorum ki ilk uzun ilişkide olgun değildir ruh. O uzun ilişkinin bitmesi gerekir olgunlaşması için. Aşk nedensiz de olsa, zamansız da olsa ruhunu birine katma işidir, farkında olmadan. Ve dediğim gibi, onun ruh olması için önce olgunlaşması gerekir. Acemi telaşlarınızı, ilk uzun heyecanlarınızı, yediğiniz kazıkları aşk sanıp da kendinize ve ruhunuzu kattığınız insana haksızlık etmeyin. Hiç aşık olmadığınıza emin olarak yaşayın. Ki gerçekten aşık olduğunuz zaman bunu anlayacak kadar ayık olun…

18 Şubat 2012 Cumartesi

Düşüyorum!

Bazen beklenen lanet olur! Akvaryumdan dışarı atlamış, son anda kurtarılmış ve parkeye düştüğü tarafını kontrol edemeyerek yüzen bi balık gibiyim.

Tek kişilik hayatıma dair kurduğum planlar bir adım ötemdeydi. Bu planlar için reddettiğim adamlarsa hiç umurumda değildi. (Özür dilerim hepinizden) Benim evim olacaktı, benim yaşantım işte hemen parmaklarımın ucunda. O geceye kadar her şey böyleydi işte. Sıfır sorumluluk, sonsuz mutluluk…

O gece sen çıktın tekrar karşıma. Doğum günümde olması için dua ettiğim, olmaması için uğraştığım her ne ise oluyordu işte. “Kal” diyordun. Ellerini tutup “Peki” demek için düşünmüyordum bile. Sildim attım o sempatik 1+1’lerin hepsini kafamdan. Renkli banyo dolaplarını da… Evet, bi sevgilin vardı. Bitmiş sayılsa da bir zaman önce, sorumlu sayılırdın kısmen. Bense kötü bir kızdım artık, bir kızın mutsuzluğundan sorumlu. Çok suçladım kendimi çok fazla… Sana günlerce mesaj mail atmasına göz yumacak kadar. İş yerine gelip seni zor durumda bırakmasına fırsat verecek kadar. Hatta bana kalkıp “bi yüzyüze görüşeyim mi konu kapansın?” demende dönüp gitmeyecek kadar çok suçladım kendimi. Sonra affettim. Ben kötüydüm bunu biliyorum. Bi o kadar bencildim de… Hayatımda tek iyi giden şey sendin. Ve kimsenin, mutluluk içinde yüzerken, hırsı, egosu uğruna kendimi en dibe itmeyecektim! Şimdi alkışlar bana… İtiyorum!

Önce babam ameliyat oldu. Şükür ki iyi… Patronumdan izin istemenin işkenceye dönüştüğü günlerdi. Kar yağıyordu ve saatlerce süren en az 8 araçlık yolculuğumda perişan oluyordum. Maaşım dalga geçer gibiydi. Okulu bitirip bitirmediğim belli olacaktı. Oldu… Kaldım! Hala mezun değildim. Bahane edip işten ayrıldım. Düzenli bi işe giremeyecektim. Onca zaman kendi paramı kazanmaya alışmışken harçlık sistemine dönecektim. Kimseye hesap vermemek için kendimi eve hapsedecektim. Tahmin edin ne oldu? Çıldırdım! Daha bir ay önce “kendi evim” diyen kız harçlık alıyordu. Uçurumun derinliğini kestiremiyorum. Bildiğim bişey varsa hala düşüyorum.

Hala hayatımdaki tek iyi şey sensin. Bu yüzden seni sıkan her neyse onu lanetleme çabam. Bu yüzden şebekliğim sana karşı. Bu yüzden sana tutunmaya çalışmam. Tabi ki buna izin vermek zorunda değilsin. Hatta ileri gidersem çekip gidebilirsin. Hepsini biliyorum. Henüz gitme zamanının gelmediğini de biliyorum. Yalnız savaşıyorum. Durup dinlenemiyorum. Hesaplaşmalarımı bitiremiyorum. Bazen sadece sana sarılıp ağlamak istiyorum. Bana sarıldığın geceler gerçekten uyuyorum. Onun dışındaki her gece kabuslar, bölük pörçük rüyalar. Hayatını mahvetmekten korkuyorum. İnan senden çok şey istemiyorum. Aslına bakarsan ne istediğimi ben bile bilmiyorum… Dibe seni de çekmeyeceğim. Ama asla bırakıp gitmeyeceğim de. Bildiğim tek şey mutlu olduğum tüm anlarda senin katkının olduğu. Seni seviyorum.

Ç.