5 Eylül 2010 Pazar

Düşüme...

Bir sonbahar rüzgarının esintisinde adımı çağırdığını duyarım bazen. Ürperirim tepeden tırnağa. Ama en çok kalbim… Olduğu yerde çırpınır bana seslenme ihtimalin karşısında bile. Neden böyle alt üst oluyorum ki sesini bile hayal ettiğimde?

Bazen olur ya elektrikler kesilir. O gece gelir hemen aklıma. Ve cılız sesiyle telefondan dinlediğimiz o şarkı. Sen, ben ve o şarkı çocukluğumuzu yaşarken yine birlikte. Elektriklerin kesildiğini hayal etmek birlikte… Haylazca gülerdik, fonda piyano solomuzla, mutluyduk.
Sahi bir de diğer şarkı vardı. Senin sesinden, ama en özelinden, içimi sıcacık yapan sözleriyle, her şeyiyle bana ait o şarkı. Söylesene, şimdi dinlediğinde canını yakmaz mı o şarkı? Yoksa beni sildiğin gibi, o şarkıyı da silip attın mı bugününden? Benim canımı yakıyor hala. Çünkü ne yaptıysam seni ruhumdan uzak tutamadım.

Düşümdeydin dün gece. Başımdaydı dizlerin. Ne geçmişte, ne gelecekte, bugünde yaşıyorduk ikimizde. Gülüyorduk yine haylazca. Değişmemiştik, zaten değişemeyiz de. Sana sensizken yaşadıklarımı anlattım. Bol bol ağladım. Öpücüklerinle sildin gözyaşlarımı. Sensizken takatsizdim. Sarıldın, oyuncağına kavuşan bir çocuk gibi seninle oynamaya başladım. Sessizdim sen yokken. Baktın ya gözlerime yine deli deli, dilimden ilk dökülen şarkımızın sözleriydi.

Uyandım, yoktun! Yanımda, telefonumda, maillerimde yoktun işte… Ama neden? Aslının şarkısında dediği gibi "Hayatına uzaktan bakmak yardımcı olmuyor!" Özledim işte! Yoruldum acı çekmekten de! Kapına gelip, son anda vazgeçip dönmekten de… O gün gelmiştim ya sana, çok kırmıştın beni, hala bir özür bekliyorum o günden beri... Gözümle görmesem acı çektiğini, hissetmesem hala beni sevdiğini, biliyorum dökülmezdi bu kelimeler… Hadi zamanı geldi, gel artık yeter! Lordum seni çok özledim…

Çisil TOLGA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.