Geçenlerde yine böyle sensizken çok düşündm acı çekebildiğim zamanları...acı gerçekten olgunlaştırıyo muydu insanları? Ama onca çektiğim acıdan sonra bile içimde bağırıp duran seni görünce şımaran kız çocuğu nasıl böyle kaldı? Neden acı çeken (yada olgunlaşan mı demeliyim ) insanlar yitirirken masumiyetlerini bu küçücük kız çocuğu içimde nasıl böyle masum kalabildi? Tahminimce senin sewginin ve hatta werdiğin acıların masumiyetiyle o böyle hala...
Düşünüyorum da ne çılgın sewdik biz birbirimizi... bazen çiğköfteyi sardığımız maruldaydı aşkımız bazen oturduğumuz bi kaldırım taşında... eski evimi sana göstermenin heyecanıyla yeni ewimi tasarlamanın heycanı bile karıştı aşkımızda... takmaktan gurur duyduğum yüzüklerimiz wardı hatrlıo msn =)) ne kdr şirindi yaaa... sonra hiç umulmadık bi anda yaşadık kayıplarımızı hemde 1 gün arayla ikimizde hazır değildik oysa bunları yaşamaya... ben hayatımın en katı en muhalif ama en tatlı kalpli parçasının yokluğuna alşmaya çalışırken sen gençlik heyecanıyla istanbula geldiğinde sana kucak açan yuvayı unutmaya çalştın... ben kütüpanede bulduğum bi kitabı sana gösterdm seni wareden yerle ilgili sen gördüğün papatyaları toplayıp bana getirdin =)) minikcik diye tutturdun bende kızdm sna kawga ettik... olcak şey mi bu? İşte o an bnm çocklk aşkım oldun aslnda... çocukluk, ilk gençlik, gençlik, olgunlukkk... bak hayatımın her anındasın işte... sen benim tek aşkımsın yıllardan beri benden uzakta olsanda yaşadın içimde... ama şimdi yanımdasn ellerimi ısıtıyo ellern soğuk kış günlerinde =)) kalbimin seni bulmasndan biraz daha sonra geldn ama geldin ya bnmsin yaa artık herşey kolay seninle...
Çisil TOLGA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.